Karel VALANSİİran kadar Lübnan`ın içişlerine karışan bir dış güç daha var: Suriye. 1976 yılında, Riyad Antlaşması uyarınca iç savaşı denetim altında tutmak amacı ile barış gücü olarak, Lübnan`a asker yollayan Suriye, askerlerini ancak geçen sene -yoğun uluslararası baskılar sonucunda- geri çekti
Yusuf BESALEL
Buna karşın tek olumluluk, 1965te Vatikanın yayınladığı Nostra Aetate ile Yahudilerle dialogun kapısını aralaması olmuştur. 1994te ise Papa, Yahudilerin İsanın ölümünden sorumlu oldukları fikrinin yanlış olduğunu içeren bir mesaj yayınlamıştır.
b) Yahudilik ve Hıristyanlık Arasında Teolojik İnceleme: Bu konuda Hıristyanlar ve Yahudiler arasında birçok münazara (tartışma) düzenlenmiştir. 1240da Rabbi Yehiel ben Yosef adında bir Rabi ve heyeti tartışmada yenik düştüler ve Talmud, Paris sokaklarında yakıldı. 1261de Aragon Kralı Jamesin huzurunda Yahudilikten dönme Pablo Christiani ile Nahmanides arasındaki tartışmayı Nahmanides kazandı. Fakat İspanyadan kovuldu. Tortosadaki (1413) ünlü tartışmada Yahudi tarafında ünlü Yahudi filozofu Jozef Albo bulunuyordu. Fakat bu vesileyle birçok antisemit olay yaşandı. Bütün bunlara rağmen Yahudiler, Hıristiyanların arasında sulh içinde yaşamanın yollarını aramışlar. Bununla beraber Hıristyanlığın temel inançlarından biri olan: Meryem Ananın bekareti, Üçlülük (Trinite), günahın ilk yaratılıştan beri var oluşu ve ilk günahın İsa tarafından Onun ölümüyle yüklenilerek insan oğlundan alındığı konular Yahudiler tarafından Kabul görmez
Yahudiler, birçok Hıristyanın kilisenin aksine, insanoğulunun dünyaya saf ve temiz bir ruhla geldiğine inanırlar. Insanoğlunun günah işlemesi onun mükemmel bir yaratık olmayışından kaynaklanır. Hıristyanlar, ilk günahın İsanın çarmıha gerilmesiyle ortadan kalktığına inanır. Yahudiler, üçüncü bir tarafın bu tür kuruluşu sağlamayacağını vurgularlar. Günümüzde kaparot olarak kesilen bir horoz günahlardan arınmak için popüler bir ortam sağlar
Öte yandan, Yahudilerin İsayı çarmıha germiş oldukları tarihsel dayanaktan yoksundur. Bu tür bir idam tarzı Yahudi geleneğinde olmayıp, bu tür bir uygulama da tamamen Romalılara mahsustur. Otorite tamamen Romalı vali Pontus Pilatenin elindeydi ve o dönem Yahudi mahkemesi işlevini yitirmişti. Kaldı ki İsa tutuklandığı gece Pesah arifesindeki bir Şabat akşamındaydı ve Sanhedrin böyle bir günde bu davayı ele alamazdı. İncil (Matta, 26:14) İsanın müritlerinden Yuda İskariotun ihbarıyla yakalandığını söyler. Yahudi kelimesine benzeyen bu kelime, olayın Yahudilere yıkıldığını çağrıştırmakta yararlı olmuştur.
Yahudilerin Mesihi bekledikleri bu sıkıntılı dönemde İsayı kabullenmemeleri ilginçtir. Çünkü Tevratta Mesihi tarif eden ortamın şartları mevcut değildir. Yahudilerin İsayı peygamber olarak Kabul etmesi de mümkün değildir. Çünkü Yahudi peygamberleri daima Tanrının sözcülüğünü yaparken, İsa söylevlerinde kendini yetkili olarak görür
Tanrının birliği ve şekil olarak tarif edilemeyeceği temel bir Yahudilik inancıdır. Halbuki Hıristyan doktrininde Tanrı İsada bir insan olarak tecelli olmuştur. Hıristyanlıktaki üçlülük (Trinite) inancı ise Maimonidese gore çok tanrıcılık (politeizm)tır. Bir İncil ifadesi ise der ki: Kötü olana mukavemet etmeyiniz. Birisi sağ yanağına vurursa, siz ona öteki yanağınızı da çeviriniz. Yahudilik (Levililer 19:18), kişinin düşmanının sevmesini, dolayısıyla sömürülmesini de önermez.
Hıristyan teologlarına gore İsaya iman, yasadan daha önemlidir. Rabiler ise, Toraya iman edip uygulayanın Tanrıya iman ettiğini vurgularlar. Hıristyan Kilisesi, Yahudi dinsel ritüelinden tamamen uzaklaşmıştır. Aziz Pol, etin değil, ruhun sünnetini savunur. Hıristyanlar Şabatı değil Pazarı kutsal gün ederler. Iki din tamamen ayrılmıştır. Fakat İsanın ikinci dönüşü açısından Hıristyanlar yeni kurulan İsrail Devletini Tanrısal planın gerçekleşmesinin emaresi olarak görürler
Hıristyanlık, dünyevi zevklerden sıyrılmayı öngörür. Büyük Yahudi düşünürü Maimonides, seksten vb. dünyevi zevklerden kısıtlanmayı doğru bulmaz. Diğer taraftan İsanın ölümüne Sanhedrinin sebebiyet verdiği konusuna tekrar dönecek olursak, bu konuda tarihler karıştırılmaktadır. Çünkü Sanhedrin M.S.70te kurulmuştu. O tarihteki Sinedrion ise Bet-Din gibi bir dini mahkeme olup ancak devlet ile ilgili işlere bakardı! Pontus Pilate ise Pesah arifesinde haydut Barrabası hapisten çıkartmış fakat sosyal bir çalkantı oluşturan İsayı hapiste tutmaktan başka çaresi kalmamıştır. Kaldı ki teolojik temelde incelendiğinde Yahudinin Tanrının Oğlunu öldürmeleri iddiası da tuhaf ve geçersizdir. Çünkü Kardinal Ruffinin dediği gibi Tanrı öldürülemez. Ayrıca (Yuhanna 10, 17ᆦ): İsa kendi yaşamını feda etmiş, onu kimse almamıştır. İsanın şahsi seçiminde Yahudilerin rolü yoktur! Kilise de, Yahudi olan havariler gibi Yahudilerin bu işte sorumlu olmadığını Vatikan Konseyi ile birlikte kabullenmektedir. Günümüzde Hıristiyan dünyası Yahudileri bu kez sulh için kendi potalarında eritmek için başka bir yol bulmuştur. Yahudi dini inkar edilmemekte fakat onun Hıristyanlığı taşıma şerefini sağladığı iddia edilmektedir. Judaik bilgiden yoksun Yahudiler de Amerikadaki bu zihniyetteki tarikatlere katılmaktadır.
Yahudilik ve Hıristiyanlık arasında etkileşim de ayrı bir konudur. Yahudilere Hıristiyanlık Roma devrinin bir çeşit etkilenmesi gibi görünmüştür.
Çünkü Hıristyanlıkta ikonlara ve resimlere yer verilir. Yahudiler baba, oğul ve Ruh-ül Kudüsü (üçleme) kabul etmezler. Ayrıca Tanrının Oğlunun Yahudiler tarafından öldürüldüğünü de Kabul etmezler. Çünkü Onu şikayet etmişlerse de çarmıha germe emrini Pontus Pilate vermiştir. Pilate, bu emri verirken bir isyancıya engel olarak kendini Romada merkezin hışmından korumak istiyordu
Özetleyecek olursak, Hıristyanlık her ne kadar başlangıçta Yahudi başlangıçlara sahipse ve Tevratı Eski Ahit şeklinde kabul ederek süregelmişse de; zamanla manevi kurtuluş hakkındaki değişik felsefesi ve adama ve merhamet şekilleriyle, hissi ve düşünsel tavırları ve tarihsel bilinciyle tamamen değişik bir dinsel yaşam tarzına dönüşmüştür
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi",
Cilt I, II, III Yusuf Besalel